Geri dönüşüm sektörünün sanayileşme ihtiyacına ilişkin bir rapor yayımlayan TÜDAM Derneği, geri dönüşüm sektörünün Türkiye’nin döngüsel ekonomiye uyumunun anahtarı olduğunu vurguluyor. Dernek Başkanı Vedat Kılıç, “Geri dönüştürülmüş hammaddeler yeşil kalkınma kapsamında ana sanayinin en önemli girdilerinden biri olacak” dedi.
Geri dönüşüm sektörünün sanayileşme ihtiyaçlarına ilişkin bir rapor yayınlayan TÜDAM, ihtisas OSB talebinde bulunurken Başkan Vedat Kılıç, “Ana sanayinin bu yeşil dönüşüm kapsamında döngüsel hammaddelere çok ihtiyacı olacak” dedi.
Dünyadaki sürdürülebilirlik çalışmalarına paralel olarak sanayi sektöründe artan geri dönüştürülmüş malzeme oranı gözleri geri dönüşüm tesislerine çevirdi. Geri Dönüşüm Sektörü Sanayileşme Projeksiyonu raporunu yayınlayan TÜDAM Geri Dönüştürülebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği, Türkiye’nin döngüsel ekonomide başarılı olabilmesi için sektörün sanayileşmesi gerektiğini vurguladı.
Gerekli altyapı hazırlanmalı
Avrupa Birliği ülkelerinin yeşil dönüşüm çalışmaları, uygulamaları ve mevzuat değişiklikleri ile döngüsel malzeme kullanım oranındaki artışa dikkat çekilen raporda, “2020 yılında AB’nin döngüsel malzeme kullanım oranı (döngüsellik oranı) yüzde 12,8’e ulaştı. Bu da AB’de kullanılan malzeme kaynaklarının neredeyse yüzde 13’ünün geri dönüştürülmüş atık malzemelerden geldiği anlamına geliyor” dedi. İklim krizi sonucunda küresel ısınmanın 1.5 – 2 °C ile sınırlandırılmasına yönelik ortak hedefler olduğu hatırlatılan raporda, geri dönüştürülmüş ürünlerin kullanımı için ülkemizde de gerekli altyapının hazırlanması gerektiğinin altı çizildi.
Döngüsel ekonomi süreci başladı
Konuyla ilgili konuşan TÜDAM Geri Dönüştürülebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği Başkanı Vedat Kılıç şunları söyledi: “Dünya net bir şekilde döngüsel ekonomi sürecine girdi. Avrupa Yeşil Anlaşması gibi birçok uluslararası anlaşma artık geri dönüştürülmüş malzeme kullanımını zorunlu kılıyor ve bu kullanım oranı her geçen yıl artıyor. Günümüzde neredeyse tüm küresel markalar için öncelikli bir gündem maddesi haline gelen sürdürülebilirlik çalışmaları ile birlikte geri dönüştürülmüş hammaddeler öncelikli hale gelmiş ve geri dönüşüm sektörü tedarik zincirlerinin en kritik unsurlarından biri haline gelmiştir.”
Ana sanayi ihracat yapamaz hale gelebilir
Döngüsel ekonomi ile dünyanın başka bir evreye girdiğini belirten Kılıç, “Devletlerin ve uluslararası kuruluşların koyduğu kuralların yanı sıra küresel markaların bağlayıcı hedefleri ile geri dönüştürülmüş hammadde kullanmadan pazarda rekabet etme imkanı kalmadı. İngiltere’de bu yıl Nisan ayında yürürlüğe giren uygulama ile yıllık 10 tondan fazla plastiği piyasaya süren işletmeler, ürünlerinde en az %30 geri dönüştürülmüş hammadde kullanmadıkları takdirde piyasaya sürdükleri miktarın tamamı için ton başına 200 sterlin vergi ödemek zorunda. Bu tür uygulamalar ilgili ülke için olduğu kadar o ülkelere ihracat yapan firmalar için de bağlayıcıdır. Nitekim Türkiye’den İngiltere’ye plastik içeren bir ürün ihraç eden firmalar %30 geri dönüştürülmüş hammadde kullanmadıkları takdirde bu vergiyi ödemek zorundalar. Bu uygulamaların hızla yaygınlaşacağını düşünürsek yakın gelecekte geri dönüştürülmüş hammadde kullanmadan ihracat yapmamız mümkün olmayabilir.”
OSB’ler geri dönüşüm sektörüne öcü gibi bakıyor
TÜDAM Başkanı Vedat Kılıç, geri dönüşümlü hammadde üreten lisanslı işletmelere sanayi olduklarını kabul ettirmekte zorlandıklarını belirterek, “Çok yakın zamana kadar geri dönüşüm tesisleri yönetmeliğe göre organize sanayi bölgelerinde (OSB) kurulamayacak tesisler arasındaydı. Son derece haksız olan bu uygulama resmi olarak kaldırılmış olsa da pratikte OSB yönetimleri hala OSB içindeki lisanslı tesislere ruhsat vermekten kaçınıyor. Dünyanın gittiği yöne baktığımızda sektör olarak bu tutumu açıkçası anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir yandan sektörden geri dönüşümlü hammadde talep eden ana sanayi, iş OSB’lerde faaliyet göstermeye gelince sektörü öcü gibi görüyor.”
Bir geri dönüşüm endüstrisi yaratmalıyız
Türkiye’nin ana sanayisini ileriye taşımak için geri dönüşüm endüstrisinin kurulması gerektiğini vurgulayan Kılıç şunları söyledi: “Mevcut şartlar altında Türkiye’nin döngüsel ekonomiyi ıskalama şansı yok. Dolayısıyla ana sanayi ile geri dönüşüm sanayinin birlikte çalışması her şeyden önce bir zorunluluk. Bu doğrultuda geri dönüşüm sanayinin kurulması için devletin özellikle mekânsal planlama konusunda desteğine ihtiyacımız var. Sektörün OSB’ler içerisinde faaliyet göstermesinin kolaylaştırılması, geri dönüşüm için ihtisas OSB’lerin kurulması, ÖTV’siz yakıt, enerji teşvikleri, ucuz finansman kaynakları gibi birçok destekleyici unsurun acilen ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Öte yandan 2019 yılında yürürlüğe giren Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) uygulaması ile piyasaya sürenlerden alınan ücretlerin sadece sektörün gelişimi ve atıkların amacına uygun olarak maksimum düzeyde toplanması için kullanılması gerektiğini bir kez daha yinelemek isteriz.”
Sektöre verilen destek çok daha fazla katma değer yaratacaktır
Geri dönüşüm sektörünün çevresel ve ekonomik olarak kendi büyüklüğünden çok daha fazla katma değer yarattığını vurgulayan Vedat Kılıç, “Geri dönüşüm sektöründeki eksikliklerin devlet desteği ve teşviklerle giderilmesi önemli. Küresel markalar ya da Türkiye’nin ihracat şampiyonu sektörleri geri dönüştürülmüş hammadde talep ettiklerinde karşılarında aynı kurumsal yapıya ve teknolojik iş akışına sahip işletmeler görmeyi bekliyorlar. Ancak bu koşullar sağlandığında geri dönüşüm tesisleri tedarik zincirine dahil edilebilir. Dolayısıyla sektörün sanayileşmesi için sağlanacak her türlü destek, Türkiye’nin dünya pazarındaki rekabet gücünü artıracak bir kaldıraç olacaktır. Bunun için de kamu ve özel sektörün birlikte hareket ederek doğru bir planlama yapması gerekiyor.”